boşluğun çağrısı -L’appel du vide

meril
3 min readJan 22, 2024

--

hayatınızda ilerlediğiniz yolun tam tersi bir şekilde yaşadığınızda olacakları düşündünüz mü? veya durduk yere eyleme geçmeden önce en ekstrem durumu düşünerek o boşluğun çağrısına kapıldınız mı? yüksek yerlerden atlama hissine kapıldığınız, belki de yemek hazırlarken sebzeleri kesme eylemi yerine elinizi doğrama düşüncesi geldi ama kendinizi durdurdunuz. işte bu hisler “l’appel du vide”, yani “boşluğun çağrısı” anlamına geliyor.

boşlukla yüzleşmek, tehlikeye ve risk almaya karşı hissettiğimiz garip, neredeyse hipnotik bir çekim.

tehlikenin cazibesi ile bunun sonuçlarından duyulan korku arasındaki kuvvetli gerilimini yakalamaya çalışan sanatçılar bu hissi eserlerinde de işlemişlerdir. bazılarımızda bu his sadece bir duygu olarak kalırken, bazı insanlar sınırlarını zorlamaya ve bir şekilde dışavurumla resmedilmiş.

malzeme olarak yeryüzünü ve gökyüzünü kullanan; eserlerinde antik çağlardan beri bilgelik, ahlaki felsefe ve gerçekle ilişkilendirdiği mavi rengini kullanan yves klein’ın insan vücudunu bir araç olarak kullanarak kontrol ve kontrol kaybı arasındaki sınırı araştıran “antropometri” serisi ile sanatçılarda da etkilerini görüyoruz.

antropometri, çizgilerin belirginleştirilmesi ve çizgilerden yola çıkılarak başka alanlara ulaşılarak gerçekleştirileceği için maddenin sınırını bilme ve böylece o sınırı zedeleyerek “sınırsızlaştırma” özgürlüğüne kavuşma açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır.

yves klein’ın eserlerinde yarattığı, daha sonra kırdığı, çizgilerin kaybolması, maddesizliğe erişimi açısından önemlidir. boşluğun resmini çizerek ve insan bedenlerini resme yansıtarak bu yansıtmayı da çizgilerle kısıtlamadan gerçekleştirerek, boşluğu yayar ve yeni alanlar yaratarak maddesizliğe varma yoluna gider. burada amacı: maddenin limitini kırarak maddesizlik oluşturmak.

yani maddesizleştirmeye ek olarak “kurtulma kaçış” şeklinde adlandırabileceğimiz, kadın bedenlerinin tuval fırçası olarak kullanılması durumu, doğal bir kullanımdan çok “antropometri”ye yakın bir sınır çalışması olarak algılanabilir.

Yves Klein, Untitled Anthropometry (ANT 106), 1960, Courtesy of Yves Klein Archives

marina abramovic’in izleyiciyi kendisine istedikleri her şeyi yapmaya davet ettiği ve en pasif durumlarda bile şiddet potansiyelini açığa çıkardığı “Ritim 0” performansı da yine en büyük örnek.

konusuyla değil de dehşet verici sonuçlarıyla meşhur olan bu performansta marina abramović, bir galerinin ortasında durmuş ve önüne makas, tabanca, gül, şarap, üzüm, jilet, bıçak benzeri insanların romantikleşebileceği ve vahşileceşebileceği 72 farklı obje yerleştirmiştir.

“bu objelerle bana istediğinizi yapabilirsiniz, olacakların hepsinden ben sorumluyum” diyerek bu deneyiyle insanların aslında özünde nasıl olduklarını, kendilerine hiç bir şey yapmayan hareketsiz bir sanatçıya nasıl davranacaklarını ölçmek istemiştir. bu şekilde bu boşluğa olan çağrıda sınırları aşarak hareketlerini nasıl belirleyeceklerini gözlemlemiştir.

deneyin sonunda, önce gül verip öperlerken 6 saatin sonuna doğru sanatçıya seyirciler sanatçıya silah doğrultmuştur.

--

--

meril

engineer, content creator, part-time dancer, art lover and Erleichda!